Saturday, December 25, 2010

Juno

0 comments

Diger blogumda yaziyorum aslinda izledigim filmleri. Kactir hamilelik/annelik üzerine filmler denk geliyor, o yüzden öyle olanlari burada paylasmak istedim.

Juno ufak bi kizin hamile kalisiyla yasadigi olaylari anlatiyor. Normal bi kiz olsa neyse de bu enteresan kizin hamileligi nasil yasadigini izlemek güzeldi. Ada da inanilmaz bi sekilde iki saate yakindir uyuyunca kesintisiz izleyebildik filmi (hala uyuyor kendisi). Gerci bizim yumurcak birazdan uyanip bizi sabaha kadar dens dens dens ettirebilir ya, hadi bakalim..

Emzirme Reformu Sobesi

0 comments
Blog yazan annelerin sobeleme oyununa deryaze sayesinde dahil oldum. Ben bu alemde yeni oldugum icin bi sobeleyecegim, herkese acik blogu olan kimse yok. Ama bi arkadasimin henüz özel olan bi blogu var, onu sobeleyeyim de isterse sorulari cevaplar, o da bu oyuna katilir.  Cevaplarimi asagida bulabilirsiniz:

(1)  Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç? (*)
1.3 olduğunu deryaze'den ögrendim, üzüldüm, sasirdim..
(2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütü ile beslediniz?
2 aylik Özgür Ada'yi simdiye kadar hep emzirdim. Bakalim bundan sonrasi nasil olacak..
(3) Kaç ay doğum izni kullandınız?
Çalışmıyorum.
(4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi?
Çalışmıyorum
(5) Emzirdiğiniz ya da süt iznini kullandığınız için iş yerinde mobbing (tepki, işi bırakmanız için baskı) ile karşılaştınız mı?
Çalışmıyorum.
(6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarıda emzirmeniz gerektiğinde sıkıntı yaşadınız mı?
Evet. Ev disinda emzirmeye kalktiginiz zaman ya bi soyunma kabini bulmaniz gerekiyor ya da bi tuvalet. Allahtan bi örtü gibi bisiy icat etmisler, onun sayesinde disarida oturdugunuz yerde emzirebiliyorsunuz rahatca.
(7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Gerek emzirme danışmanlığı, gerekse psikolojik olarak yeterince destek bulabildiniz mi?
Evet tabi ki. Emzirme danismanindan destek aldim ilk baslarda. Burada hastanelerde dogumdan sonra annelere bu hizmet istege veriliyor. Türkiye'de de olmasini istedigim, bence cok mantikli bi hizmetti. O destegi almasaydim ne yapardim bilmiyorum.
(8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan “sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük” şeklinde baskı gördünüz mü?
Evet. Sütün yetmiyor heralde diye aglayan da tutun da kalitesiz mi acaba sütün, cocuk memenin altinda eziliyor seklinde bi sürü olumsuz yorum aldim zaman zaman.
(9) Emzirme Reformu’nu biliyor musunuz? Sizce Emzirme Reformu neden gerekli?
Biliyorum. Anne sütü bebegin sagligi icin en yararli besin kaynagi. Bunun böyle oldugunu anlatmak icin Emzirme Reformu gerekli.
(10) Emzirme Reformu’nu web sitesinde desteklediniz mi? Destek olmak için www.emzirmereformu.com adresindeki formu doldurmanız yeterli.
Evet destekledim.

Tuesday, December 21, 2010

Adali Rüya

0 comments
Normalde bi hayli rüya gören bi insan olarak hamileligin basindan beri Özgür'ü rüyamda görmem pek dogaldi aslinda. Ama yine de her bi rüya o dönem bilincimin altindan neler gectigiyle yüzlesmek icin güzel firsatlardi benim icin. Mesela Ada'yi kocaman sarisin mavi gözlü bi bebek olarak gördügüm zaman Ada'nin nasil bi bebek olacagini cok merak ediyordum.

Gectigimiz gecelerden birinde ise söyle bi rüya gördüm: Salih, Ada, ben ve Salih'in bi arkadasi yanyana ayakta duruyoruz bi yerde. Ada 16-17 yaslarinda. Iciyoruz hep beraber. Salih, sagimda duruyor; Ada solumda. Bi süre sonra Ada sarhos oluyor, böyle yere düsüyor felan :) Ben bunu kaldiriyorum yerden, kundakliyorum (!) , tekrar yerine oturtmaya calisiyorum. Salih Ada'nin sarhos oldugunu fark edince kizmaya basliyor (tam da Salih'ten beklenecek davranis ya!:)) iste "Niye icki icirdiniz Ada'ya?" felan diye. Ben de kiziyorum "Sanki Ada icerken sen yanimizda degildin" diye :)

Friday, December 17, 2010

Özgür Ada aramiza katildiktan sonra hayatimizda neler degisti, degisiyor ya da yeni anne-baba olacaklara pratik öneriler

2 comments
+ Bi kere artik sinema keyfimiz yok denecek kadar az. Öyle uzun süreli bizi baglayacak planlar yapamiyoruz (simdilik). Bi keresinde Mamoth'u altyazili seyrettik (sessiz sinema kivaminda) ama bi daha olur mu bilmiyorum.
+ Uzun metraj yerine kisa metraj film izlemeye calistik. Fena da olmadi. Yalniz Türkce kisa filmler baya bi az (Türkce uzun metraj tavsiyesi olan varsa memnun oluruz ;)), yabancilara da henüz gecmedik.
+ Bir de Seinfeld'i izlemeye 6. sezondan itibaren devam ediyoruz. Bölümler 20 dk'lik oldugu icin vazgecmesi kolay oluyor.
+ Özgür Adamiz kis bebesi oldugu ve Sikago gibi kislari baya sert gecen bi sehirde yasadigimiz icin (sicakligin -30°C'ye kadar dustugu, ortalamanin -10°C civari oldugu bi sehirden bahsediyorum) artik pek disari cikmiyoruz. Acikcasi böylesi, simdilik, bana göre daha iyi. Böylece Adamiz'i üsütmüyoruz. Ele avuca gelince bol bol gezeriz nasil olsa..
+ Kollarim kaslanmaya basladi.. E Ada'yi (4.5 kg i geckin bizim yumurcak) günde en az 15-20 defa yerinden kaldirip indirdigimi düsünürsek, bunun olmasi gayet dogal sanirim.
+ Basarinin anlami degisti: Basari gece uyumak istemeyen Özgür kizimizi uyumaya ikna etmek artik bizim icin.
+ Yildönümümüzde disari cikamiyoruz madem, eve yemek söyliyip keyif yapalim diye plan yaptik ama Ada'nin planlari farkliymis :) Olan sicak yemeklere oldu. Soguk yemek söyleseydik daha iyi olurmus.

Bizim Dogum Hikayemiz - III

3 comments
Sabah nöbetci doktorlar muayene sonucunda acilmanin hizla arttigini söylediler. O yüzden saat 7:15 gibi kendi doktorumu cagirdilar. Biz de annemlere haber verdik. Önce annemler sonra da hamileligim boyunca rahatligini esirgemeyen doktorum geldi. Acilma araligi 1-10 arasi degisiyor, 10'a ulastiginda da dogum basliyor. Benim acilma 9 - 9.5 oldugunda epidürali yariya indirdiler. Böylece itmeyi daha iyi yapabilecektim. Sabah saat 9 gibi azaltmislardi epidürali 9:30'da acilma 10 cm'e ulasti ve dogum basladi. Ikinmalar, nefes alip vermeler vs vs sonucu saat 9:53'te Özgür Adamiz'a kovustuk.

Hikayenin bundan sonrasi biraz garip. Zira Ada'yi kucagima ilk verdikleri an cok özel olmaliydi, her yerde bunu okuyorduk, iste anne göz yaslarina bogulur, bebek emmeye baslar hemen diye. Bizde böyle olmadi. Ada'yi bana verdiklerinden bi süre sonra ben o stresle, cok afedersiniz, kustum. Cocugun üstüne gelmesin diye basimi cevirdim, hemsireler o sirada Ada'yi tuttular. Hani o heryerde okudugumuz hikaye, o büyülü an bizde böyle gerceklesti. Buradan da cikarttigimiz sonuc insan oglunun en genel tecrübesi bile farkli farkli bünyelerde cok farkli sekillerde vuku bulabiliyormus.

Ha bundan sonra klasik olmasa da özel anlar yasanmadi mi, yasandi tabi ki. Onlar artik bundan sonraki yazilarda...

Bizim Dogum Hikayemiz - II

0 comments
Suni sanci kararini verdikten sonra evde biraz dinlendim. Salih doktorla ve hastaneyle olan görüsmeleri yapti. Ben o sirada banyomu yapip hazirlandim. Aksam 7 gibi ciktik yola. Hastaneye giderken abim telastan bi yayayi eziyordu ama kurtartik son anda :) Beni iceri, annemleri de bekleme odasina aldilar. Muayene edip doktorumla konustular ve suni sanciyi baslatacak olan hormonu vermeye basladilar. Bu kisim biraz can yakiciydi cünkü hayatimda ilk defa elimin üstünden igneyle girip serum icin yer acmaya calisiliyordu. Bu islemin bu kadar zor oldugunu bilmiyordum hic. Hamileligin 35. haftasinda yapilan Ingilizcesi Group B strep test (Türkcesini malesef bilmiyorum) olan test bende pozitif cikmisti. Bu yüzden bi süre sonra bir de serum seklinde antibiyotik verdiler. Antibiyotigin damarlarimda süzülmesini hissetmek de ayri bi tecrübeydi. Keske daha önceden söyleselerdi damarlarindan gecen antibiyotigi hissedeceksin, böyle agirlasacak sanki kolun diye.. Söyleselerdi ben de yanlis bisiy mi var diye telas yapip hemsireyi acele cagirmazdim. Neyse..
Ben bi süre uyuduktan sonra gece yarisina dogru uyandim. Annemler gitmisti, sabah dogum basladiginda cagiracaktik onlari.
Hamile kalmadan seneler önce bile epidüralli normal dogum yaparim diye düsünürdüm ben hep. Hamile kaldiktan sonra da bu kararimi neredeyse hic sorgulamadim, cok da dogru bi karar vermisim diyorum. Doktorum epidürali istedigim zaman baslatabilecegimi söylemisti. Yalniz dikkat etmem gereken sey anestezistin ben cagirdiktan yaklasik bi yarim saat sonra gelebilecegiydi, ben de ona göre haber etmeliydim hemsirelere.
Sancilar 12'ye dogru iyice kendisini hissettirmeye basladi. O gece nöbetteki hemsire cok güngörmüs bi kadindi, rahat etmem icin elinden geleni yapti: belime sicak su torbasi koydu, ayaklarimi kaldirdi vs vs.Bu arada aksam yemegi yemeyen ben hastanede aciktim ama epidüralden önce yemek vermiyorlarmis. Buz cipsi denilen bisiy verdiler. Böyle ufak buz parcalari, bisiy yediginizi saniyorsunuz ama agziniza attiginiz anda eriyen buzdan baska bisiy yemiyorsunuz aslinda. Kandirmacanin bu kadari! :)
Dogum sancilarini biraz hissetmek icin (evet biraz mazosistlik var bende :)) saat 12:45'e kadar bekledim sonrasinda anestezisti cagirdim. Doktor 01:20'de geldi. Yatakta doktora arkam dönük oturttular beni. Doktorun sirtimda ilk önce igneyi batiracagi yeri belirledi, sonrasinda da temizleyip batirdi igneyi. Acikcasi igneyi batirdigi andan cok belirlerken parmagiyla bastirdigi zaman canim yandi. Ya da ben kendimi daha cok igne batirma anina hazirladigim icin o o kadar canimi yakmadi da digerini pek beklemedigim icin canim yandi.
Sonrasinda yavas yavas uyusma basladi. Salih de ben de gece uyumaya calistik.

Monday, December 13, 2010

Bizim Dogum Hikayemiz - I

2 comments
Hikayeyi anlatmaya bi hafta öncesinden baslamak mantikli sanirim. Ada'nin dogumu icin Türkiye'den gelen abim ve annemle hamileligimin son bi haftasini geciriyorduk. Ben bi yandan "Abim Türkiye'ye dönmeden dogum olur mu?" nun sikintisini yasiyordum, bi yandan da "Aa muhakkak suraya da gidelim, buraya da gidelim" diye planlar yapiyordum. Bu gazla zaten hemen hemen her gün disari cikarak, Sikago sokaklarinda bol bol gezip, müzeleri ziyaret ederek gecirdim son hamilelik günlerimi. Özgür kizim yine hic sorun cikarmayarak annesini hamilelik boyunca oldugu gibi hamileligin son haftasinda da özgür kildi.

Ama persembe günü doktora gittigimizde hafiften endiselenmeye baslamistim, hatta bi gece önce paranoyaklasip bu bebek az kimildamaya basladi, bi problem mi var acaba diye düsünüyordum. Doktorun bana söyledigi tahmini dogum zamanina girmistik (31 Ekim'di doktorun tahmini) ve ben daha henüz kasilma, vs. hissetmiyordum. Bu endiselerimi gören doktorum beni muayene ettikten sonra acilmanin basladigini, dogumu pazar gününe kadar her an bekledigini ve bu durumda suni sancinin benim icin bi secenek olabilecegini söyledi.  "Eve git, bi düsün tasin, esinle konus, beraber karar verin. Bu kadar sikinti yaparsan hem kendine hem bebege zarar verebilirsin. Onun yerine suni sanciyla bebegine 1-2 gün öncesinde kavusabilirsin" dedi. Eve gelirken Salihle konustum, o suni sanci bebege ya da bana zarar veriyor mu diye konuyu arastirdi, bi zararin olmadigini söyledi. Ben de abimin pazar günü dönecegini düsünüp, annemle ikisinin yanimda oldugu zaman kendimi daha iyi hissedecegime karar verip suni sanci istedigimizi doktora bildirdim.

Monday, December 6, 2010

Never touch a sleeping baby!

2 comments
Efenim ben Deniz, Ada bebekle söyle bi tecrübe yasadim: Türkiye'den bi arkadasim bebekleri ilk aylarinda gündüz her saat basi, gece ise iki saatte bir emzirmek gerektigini söyledi. Oysa ben Ada'yi ancak o istedigi zaman ve istedigi kadar emziriyordum. Bu da ilk haftalarda ortalama yaklasik 2-3 saatte bire denk geliyordu. Arkadasim bunun dogru olmadigini, böyle yaparak cocugun beyinsel gelisimini olumsuz etkileyebilecegimi söyledi. Ben de bu tavsiyeye uyup gündüz her saat basi emzirdim gece de saati kurup 2 saatte bir cocugu uyandirip emzirmeye basladim. Sonuc ne mi oldu? Sabaha kadar kusan bir bebek ve ertesi gün bizim solugu hastanede almamiz! Bi de üstüne cocuga kendi kendimize reflü tanisi koyup, hayiflanmaya baslamistik bile! Neyseki doktorlar muayenede bebegin karninin fazlasiyla (niye acaba?) tok oldugunu, o yuzden de bu fazlaliklari cikartma ihtiyaci duydugunu söylediler. Sonunda cocugu bi gün boyunca uykusundan bile uyandirip emzirmeye calistigima mi, o kadar endiselendigime mi, sabaha kadar basinda bekledigimize mi, yoksa ertesi gün o sogukta Ada'yi arabaya atip hastaneye gitmemize mi yanayim bilemedim.
Kissadan hisse: Never touch a sleeping baby! Uyuyan bi bebege dokunmayin!

Yalniz ilk uzun günümüz

0 comments
Sahil baba gecen haftayi labda yarim gün kalip günün gerisini bizimle gecirmisti. Bu hafta artik laba geri döndü. O yüzden bugun bizim ilk yalniz günümüz Ada Hanimla. Bakalim bakalim..

Bu arada dün anne baba olarak tek basimiza ilk banyosunu yaptirdik Ada'nin. Bi tarafta radyatör, bi tarafta susturucu niyetine sac kurutma makinasi, bi sürü acemilikle dolu basarili bi tecrübeydi. Bebekleri sakinlestirmek icin sac kurutma makinasini kullanma fikrini farkeden, bunu yayan herkese sükranlarimizi iletiriz. Allahim ne güzel bisiymis! Hic bi derdi olmayan bebegi sakinlestirmek icin aciyorsunuz sac kurutma makinasini hooop sizinki birden durulmaya basliyor. Rivayet odur ki sac kurutma makinasi rahimdeki sesleri cagristiriyormus. Diyenlerin yalancisiyiz.

Wednesday, December 1, 2010

Teknik Desteksiz Ilk Resmi Günüm

2 comments
Teknik destek derken annemden bahsediyorum tabi ki.. 1,5 aydir yanimizdaydi, sagolsun bebek bakimi hakkinda teknik destegini esirgemedi bizden. Dün Türkiye'ye ugurladik kendisini. Bugun ise teknik destek olmadan Ada'yi uyutup ilk kahvaltimi, ilk sicak cayimi iciyorum. Yok yok icemiyorum, hadi kactim ben.
 

Anne olunca anlamadiklarim Copyright 2008 All Rights Reserved Baby Blog Designed by Ipiet | All Image Presented by Tadpole's Notez